Lanet olsun... Sanki hiç birimizin başka derdi yokmuş gibi bir de şu elektronik çip manyağı karıştırıyor ortalığı. Bir şiir okumuştum geçen günlerde. Kim bilir ne anlatıyordu. Ama iki dizesi aklımda yer etti.
'Yüce dağ başında bir top kar idim
Yağmur yağdı, rüzgâr esti eridim.'
Şimdi bana ne alakası var diyen gözlerinizi diktiniz eminim. Ama ben bu dizelerdeki dağı dünyaya, karı da vampirlere benzetiyorum. Dağ karsız, dünya ise vampirsiz kalmaz bence şu an itibariyle. Neden böyle bakıyorum bu iki dizeye anlamadım. Sanki şair tüm bir ömrü iki dizeye sığdırmış. Bu dizelerden o kadar çok anlam çıkar ki sanki yüzlerce şiir var orada. Her neyse...
Sonuç itibariyle; vampirleri öldürmemiz hiç bir işe yaşamaz. Bu dünyada asla vampirler son bulmayacak. Ki buna rağmen manyağın teki gidip ölü insanları vampirleştiriyor. Onun bir korkak olduğu belli. Kendi başına bir şey yapamıyor, ve bunun yerine ölüleri kullanıyor. Ve kervanına yeni ölüler katarak sayısını artırıyor. Bazen merak ediyorum, bu çiplerin bir sonu var mı?
Ben çoktan masadaki rasgele yerimi almış elimdeki kalemi çevirmeye başlamıştım. Ve yanıma bir kutu ataş getirdim bu sefer. Bakalım rekorumu kırabilecek miyim? Stresli anlarımda ataşları yamultmak beni rahatlatıyor nedense. Şimdiden elim ataşlara kendi kendine gitmeye başlamıştı bile. Sonunda Ren ve Lin içeriye girmişlerdi. Ahh... Yine bir ağızdan konuşuyorlar. Bazı durumlarda bu gerçekten[ciddiyim!] sinir bozucu olabiliyor. Sanki tek tek konuşsalar anlamayacağız... Aman... Her neyse... Bırak şimdi bunları Chiyo,kızım. Burada tek sorun onların aynı anda konuşması değil!
"Sizlerin tamamını ilk defa burada topluyoruz.Olayları mutlaka yatakhane başkanlarından duymuşsunuzdur.Şimdi size soruyoruz.Ne yapabiliriz?Onları bu akademiden,hatta tüm dünyadan silmek için...Ancak her D sınıfını öldürelim demiyoruz.Aramızda iyilerde var.Lütfen bu seferlik dikkatli olalım ve bir karara varalım.Şimdi...Neler yapabiliriz?"
Ah gerçekten. İlk defa tüm safkanlar toplantıya katılıyor. Hem de bir acil durum toplantısına. Gözüm önümdeki ataşlara takılıyor. Şimdiden üç tanesini yamultmuşum bile. Farkına bile varmamıştım. Toplantının sonunda bunları çöpe atmak zor olacak gibi bir his var içimde.
Her neyse... Asıl konuya dönersek, cidden biz ne halt yiyeceğiz şimdi? Vampirleri öldüremeyiz, çünkü hangileri iyi hangileri çılgın bilmiyoruz. Gerçi E sınıfların neredeyse hepsi çıldırdı ama D sınıfı vampirlerden hâlâ umudumuzu kesmedik. En azından ben kesmedim. Diğer vampirleri bilemem de... Rin ve Len'in mavi gözlerini üstümde hissettikçe [gerçi sadece benim üstünde olmadığını biliyorum. Ama saçma bir his işte...] bir cevap verme zorunluluğu hissediyorum. Ancak cevabım ne kadar mantıklı ben bile emin değilim. Yani bulduğum bu çözüm, olayı çözer mi emin değilim... Bu konu üstünde yeteri kadar düşünecek zamanım olmamıştı. Çünkü nedense bu konu[son üç haftadır akademiden çıkmamama rağmen] en son bana söylenmişti. Ve... Bir sinir bozucu şey daha... Bugünlerde ne çok lanet okuyorum böyle yahu? Ama gerçekten hak ediyor... Lanet olsun şu çip manyağına... Gözlerimi masaya [daha doğrusu masanın üstündeki yamulmuş 13 ataşa] dikip konuşmaya başladım.
"E sınıfı vampirlerin neredeyse hepsinin çıldırdığını biliyoruz. Onları gözden çıkarmalıyız bir kere. Ancak D sınıfı vampirlerde hâlâ aklı başında olanlar var. Biraz daha kafa yormamız gerekiyor. Ancak dediğim gibi... E sınıfı vampirleri artık kurtaramayız."
Ah... Şu uzun sessizliklerden nefret ediyorum. Biliyorum fikrim çok canice, ben de sevmedim. Hatta bu fikri söylemeyi bırakın aklıma getirdiği için kendimden nefret edebilirim ama ne yazık ki gerçekler bunlar. Bir çıkar yolu bulmak için tekrar şu lanet ağzımı açmak zorundayım.
"Elimizde hiç elektronik çip, veya kontrol altına alınmış bir E sınıfı vampir var mı? Belki onlardan bir şeyler bulabiliriz."
Elektronik çiplerin çoktan incelendiğinden eminim... Tabii [eğer varsa] kontrol altına alınan vampirin de sorgulanması gerektiğini akıl etmişlerdir. Sadece... Ne bileyim... Ahh lanet olsun! Beynim durdu sanki. En gerektiği zamanda neden hep beni yarı yolda bırakır ki?! Nefret ediyorum metabolizmamdan. Ya yanlış zamanda doğru işi yapıyor ya da doğru zamanda yanlış işi... Çoktan 20 ataş yamultmuştum bile. Herkesin önü temizken benimki ataş[ki artık bunlara ataş demek çok zor] dolu...